Geçenlerde verdiğim bir eğitim sırasında karşıma çıkan bazı sorular ve uluslararası akreditasyon uygulama sınavlarında karşıma çıkan bazı durumlar üzerine ülkemizdeki arabuluculuk uygulamalarında ve eğitimlerde arabulucularımıza öğretilmiş olduğu üzere yapılan çok temel bazı yanlışları açıklığa kavuşturmak isterim.

Arabuluculuk Dilde Başlar

Her eğitimde dile getirdiğim üzere, arabuluculuk dilde başlar. Arabulucu, önce kendi dilinde, kendi önyargılarını da tarafsızlaştıracak ve kendi düşüncelerini netleştirecek bir dile kavuşmalıdır.

Örneğin ülkemizde arabulucular sıklıkla tarafların sözlerini özetlediklerini düşünürken, onların dediklerini birebir aktarmaktalar ve bu aktarımın sonunda ise, “yanlış anladıysam, düzeltin” demekteler.

  1. Özetlemek, yansıtma değilse, birebir aktarımı değil, çerçevelenmiş bir özeti ifade eder. Yani, suçlayıcı, kişiselleşmiş ifadeler bu özette yer almaz.
  2. Arabulucunun özetinden önce “yanlış anladıysam, düzeltin” demesi, kendisini yargılamasıdır. Oysa “izninizle dediklerinizi özetlemek istiyorum ve elbette, özetime eklemek veya ondan çıkarmak istedikleriniz olursa, memnuniyetle,” demek daha doğrudur. Bir arabulucu olarak neden yanlış anlayasınız ki?
  3. Taraflardan birinin değil de, her ikisinin dediklerinin ortak özeti söz konusuysa, çerçeveleme o durumda ortak ve farklı oldukları konuları özetleme şeklinde dönüşür ve olabildiğince kısa, net cümlelerle yapılmalıdır.
  4. “Sizi anlıyorum” yerine, sizi dinliyorum” veya “sizi dinledim” veya “sizi duydum” gibi cümleler çok daha uygundur. Çünkü hiç kimse bir diğerini tam olarak anlayamaz. Entellektüel empati söz konusu olabilir; bilgiyi anlayabiliriz evet, ancak duygusal empati konusunda asla tam bir kavrayış söz konusu olamaz. Bu açıdan duygular da söz konusu olduğunda, yüz ve beden ifadesinde gördüğünüz duygu neyse, bunu yansıtmanız “sizi bu konuda üzgün görüyorum” şeklinde çok daha anlamlı olur.

Beklentileri Netleştirmek

Her arabulucu, sürece başlamadan önce tarafların arabulucu olarak kendisinden ve bir çözüm süreci olarak arabuluculuktan beklentilerini bilmelidir. Taraflarla bu tür bir öngörüşmenin yapılamadığı durumlarda, giriş konuşması sırasında arabulucu olarak rolünü ve sürecin nasıl işleyeceğini netlikle açıklamalı ve taraflara da doğrudan beklentilerini sormalıdır.

Örneğin taraflar arabulucunun çözüm bulacağına inanabilirler, dava şartı koşulunu yerine getiriyor olabilirler, haklılıklarını kanıtlama hedefinde olabilirler, zaman kazanmak istiyor olabilir veya gerçekten çözüm arıyor olabilirler.

Bazen bir saatte her şeyin çözümleneceğini sanarak, çözümlenmediği durumda arabulucuyu suçlayabilirler. Hatta sıkıştıkları durumda arabulucunun bir çözüm bulmasını isteyebilirler. Oysa arabulucu, sorun yaşayanların hayatını ve onlara en uygun çözümü bilemeyebilir ve bilmemesi de son derece doğaldır. Bu açıdan arabulucunun daha en başta taraflara şöyle bir açıklama yapması hem kendisini ve tarafsızlığını korur, hem de tarafların arabuluculuk sırasında daha etkin olmasını sağlar:

“Sorunu yaşayan sizlersiniz ve en iyi çözümü de sizler bulabilirsiniz. Siz istediğiniz ve içtenlikle duygu ve düşüncelerinizi, konuyla ilgili olanları ve olası çözümleri ifade ettiğiniz sürece, çözümle sonuçlanmayacak bir arabuluculuk yoktur.”

Uyuşmazlığın Değerlendirilmesi

Çoğunlukla gerçeklik testi veya değerlendirici arabuluculukla karıştırılan bir konudur. Aşağıda gerçeklik testine ilişkin ayrı bir başlıkta bilgilendirme olacağı için burada önce değerlendirici arabuluculuğun ne olduğuna değinmek isterim.

Bildiğiniz üzere, farklı arabuluculuk türleri vardır ve ülkemizdeki ilk eğitimler “kolaylaştırıcı arabuluculuk” olarak anlatılmaktaydı. Dava şartı arabuluculuğun gelmesi, arabuluculukla sonuç alınması yönünde ve arabulucuya çözüm tavsiyesi vermesi konusunda yapılan baskılarla son dönemlerde sıklıkla değerlendirici arabuluculuk tanımını duymaktayız.

Değerlendirici arabuluculuk, mahkeme bağlantılı arabuluculuk uygulamalarında karşımıza çıkan ve özellikle mahkeme masraflarının ABD gibi çok yüksek olduğu ülkelerde, çoğunlukla emekli hakim veya uzun yıllar avukatlık deneyimi olan arabulucular tarafından yürütülen bir arabuluculuk sürecidir. Genelde mahkeme hakimi tarafından değerlendirici arabuluculuğa yönlendirilen taraflar, uyuşmazlıklarının çözümüne ilişkin bir değerlendirme alacakları ve kendi seçtikleri arabulucuyla, çoğunlukla avukatları eşliğinde ve ayrı ayrı görüşmeler yaparak ilerlerler. Bu süreçte, taraflar veya taraf vekilleri isterse, değerlendirici arabulucu, deneyimlerine ve bilgisine dayanarak onlara çözümler de teklif edebilir. Elbette bu çözüm teklifi, bir tahkim kararı niteliği taşımaz ve taraflar bu süreçte hem olası senaryoları duymuş olurlar, hem de ellerinde karar verebilecekleri bir olası çözüm olur.

Arabuluculuk sırasında, tarafların pozisyondan; yani taleplerinden menfaat ve ihtiyaçlarına doğru adım atamadıkları durumda, onlara bu durumun olası sonuçlarını değerlendirmelerini hatırlatmak ise, taraflara arabuluculuk sürecindeki rollerini hatırlatmak ve arabuluculuk masasından kalktıkları durumda ellerindeki BATNA’yı değerlendirme fırsatı vermektir; bu durum değerlendirici arabuluculuk değildir.

“Burada anlaşamazsanız mahkeme yıllarca sürebilir,” demek veya o an anlaşma sağlanması için hemen bir olası çözüm önermek de değerlendirici arabuluculuk değildir. Dahası bu şekilde bir iletişim, tarafları mahkemeyle korkutmak veya onları bir anlaşmaya zorlamak şeklinde de algılanabilir ve yorumlanabilir. Bu hem arabulucunun bağımsızlık ilkesiyle çelişir, hem de sonrasında tarafların sonuçtan memnun kalmadıkalrı durumda arabulucuyu şikayet etmesine kadar uzanabilir.

O halde tarafların pozisyondan çıkamadıkları durumda, o ana kadar geldiğiniz ve tartıştığınız konuların özetini yapmak, onlara arabuluculukla anlaşamazlarsa, olası sonuçların farkında olup olmadıklarını sormak ve çözüm istiyorlarsa nasıl ilerleyebileceklerini düşünmelerini istemek atılacak adımlar olabilir.

Gerçeklik Testi

Bazı yabancı ve Türk kaynaklarda uyuşmazlığın değerlendirilmesiyle karıştırılan gerçeklik testi, arabuluculuk sürecinde ilkeli müzakere sırasında ve anlaşmadan önce arabulucunun yapması gerekenlerden eylemlerden biridir.

Bildiğiniz üzere, sorunların açığa çıkmasıyla birlikte tarafların pozisyondan ihtiyaçlara geldiği aşamada, herkesin evet diyebileceği çözüm seçeneklerinin ortaya konması gerekir. Bazı arabulucular, teklifleri teker teker alır ve tarafların her teklifinin üzerinde o an konuşmasını sağlarlar. Bu açıdan her çözüm teklifi taraflar arasında pazarlığa tabii olur ve bir şekilde taraflar uzlaşır veya uzlaşmaz. Bazı arabulucular ise, tarafların akıllarına gelen her çözümü söylemesinin yolunu açarlar. Bunları alt alta listelerler ve ardından her bir çözüm teklifinin gerçeklik testiyle üzerinden geçerler.

Bu aşama anlaşma öncesi olduğundan her teklifin, muğlaklıktan çıkarılıp, gerçekten uygulanabilir ve yapılabilir olup olmadığı araştırılır. Kimin, nerede, neyi, nasıl ve ne zaman yapacağı netleştirilirken, yapılamayacağı durumlar da tartışılır.

X lira ödeyeceğini söyleyen kişi bunu gerçekten dediği zamanda ve koşulda ödeyebilir mi? Çocuklarını hafta sonu alacağını söyleyen baba, diyelim ki vardiyalı çalışıyorsa, hafta sonu gerçekten onlara vakit ayırabilir mi?

Bu ve benzeri sorularla gerçeklik testinden geçen çözüm seçeneği, herkes için kabul edilebilir bir çözüm haline gelir.